Yenilenmiş bir malikanenin sıra dışı cephesi
Binaya getirilen yenilikler söz konusu olduğunda ise ilk dikkat edilmesi gereken şey pencerelerdir. Büyük ve hafif, herhangi bir bağlayıcı olmadan ve bazen beklenmedik yerlerde, sadece eve ilginç ve şık bir görünüm vermekle kalmaz, aynı zamanda odaları güneş ışığı ile doldururlar. Bu çözüm sayesinde küçük odalar bile her zaman aydınlıktır ve oturma ve yemek odaları pencerenin dışında hoş bir manzara sunar.
Ev üç katlıdır. Bodrum katı hizmet odaları için ayrılmıştır. Zemin katta geniş bir oturma odası, mutfak ve yemek odası ile avluya açılan bir sundurma bulunmaktadır. Birinci katta konforlu yatak odaları ve banyolar.
Ancak binanın belki de en çarpıcı özelliği ek binasıdır. Mahallede bulunan eski bir konyak damıtımevi yenilenmiş ve evin boyutunu büyütmek ve mimarinin doğayla ilişkisini geliştirmek için eve entegre edilmiştir.
Güzel bir şömine ve beton bölme duvarlar: rustik minimalizm
Açık renkli ahşap sıcak ve rahat bir atmosfer yaratır
Büyük pencereler odalara ışık verir
İç tasarımdaki renk paleti mutlak minimumda tutulmuştur ve mobilyalar çok minimaldir. İç mekandaki doğal ahşap, mekana özel bir sıcaklık katmakta ve bölgenin eşsiz rustik mirasını vurgulamaktadır.
Rahat ve sakin bir şömine resmi tamamlar.
Modern pencereler dış cepheye şık bir görünüm kazandırıyor
Evin ön girişi sade ve mütevazıdır
Şömineli ve sıra dışı mobilyalı rahat ev ofisi
Ahşap makyaj üniteli ve pratik duşlu banyo
Küçük bir İsviçre köyünde bir ev için ilginç proje Wespi de Meuron Romeo Architects Gerçek bir yaratıcı şaheser. Mükemmel konumu ve inanılmaz dış cephesi – dokulu eski taş ve modern minimalist pencereler – yoldan geçenlerin ve fotoğrafçıların dikkatini çeker. Alp kırsalının geleneğini çağdaş konforla birleştiren iç mekan ise çarpıcı derecede rahat ve davetkar.
Fotoğraflar: Hannes Henz.
Okuyucunun adına bir soru sormak istiyorum: Sizce İsviçre’nin mimari tarzındaki eski taş yapılarla modern minimalizm arasındaki uyum nasıl sağlanıyor? Bu iki tarzın bir araya gelmesi sizce İsviçre’nin kültürel zenginliğini yansıtıyor mu yoksa sadece estetik bir tercih mi?
İsviçre’de eski taş yapılarıyla modern minimalizm arasındaki uyum, mimari tasarımın özgün ve dikkat çekici bir bileşenidir. Bu birliktelik, İsviçre’nin mimari tarzının zenginliğini gösterirken aynı zamanda estetik tercihlerin bir sonucudur. İsviçre’nin kültürel zenginliği, tarihi mirasıyla modern ve minimalist tasarımları bir araya getirme becerisiyle ortaya çıkar. Bu uyumlu birliktelik, İsviçre’nin mimari kimliğinin derinliğini ve çeşitliliğini yansıtmaktadır.
Bu metni okuyan biri adına bir soru sormak için 500 karakterden fazla olmayan kısa bir yorum yazın.
Bu metinde belirtilen İsviçre kapıları eski taş yapılarıyla modern minimalizm arasında bir uyum yakalamış gibi görünüyor. Ancak, bu uyumu gerçekten hissedebiliyor muyuz? Eski ve modern arasında nasıl bir denge kurulmuş? Tasarımcılar hangi stratejileri kullanarak bu uyumu elde etmişler?