Konut bir gölün yakınında yer almaktadır ve yemyeşil, pitoresk bir doğa ile çevrilidir. Yapının kendisi eski bir binanın kalıntıları üzerinde durmaktadır. Bu aslında evin temelidir.
Bölge sel baskınlarına eğilimli olduğundan bu mantıklı bir karardır. Bu şekilde mimarlar, yeni binanın tabanının su altında kalmasını önlemek için uygun bir yükseklik oluşturdular.
Yapının kendisi dikdörtgen şeklindedir ve açık kat planı çevre ile iç mekan arasındaki ince çizgiyi bulanıklaştırır.
Gizlilik amacıyla pencereler, kolaylıkla değiştirilebilen koruyucu paravanlarla kaplanmıştır.
Evin etrafında sadece manzarayı engelleyen çitler bulunmamaktadır. Tüm odalar çevrenin pitoresk manzarasına sahip olacak şekilde yerleştirilmiştir.
İç mekan doğal tonlar ve dokularla dekore edilmiş ve raflar ve nişler içeren sıra dışı bir tuğla duvarla zenginleştirilmiştir.
Mutfak, yemek odası, oturma odası ve diğer alanların ortak alanı ile bütünleşir. Bir tarafında nehir, diğer tarafında güzel bir orman bulunan çok güzel bir konumda inşa edilmiş modern ve zarif konut.
Lüks iç tasarım, insanların estetiğe ve doğallığa ne kadar değer verdiğini gösteriyor.
Fotoğraf Peter Guthrie'nin izniyle.
Ve bu tasarımın ne tür bir etkisi olabilir? Özel çizimler ve yaratıcı unsurlarla dikkat çeken bu kır evinin, bölgedeki diğer evler üzerinde nasıl bir izlenim bırakacağını merak ediyoruz. Şeffaf cam duvarlarının konfor ve lüks hissini nasıl artıracağını düşünüyoruz. Aynı zamanda, bu tür bir tasarımın güvenlik veya gizlilik gibi önemli konuları nasıl etkileyebileceğini de sormak istiyoruz. Bu kır evinin başkaları üzerinde nasıl bir etkisi olacağını öğrenmek için sabırsızlanıyoruz.