Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, yeni tapınakta hem Gautama'nın içinden geçtiği kadim ormanı hem de kutsal Bodhi'yi doğuran Flora alemindeki insan dostlarını sembolize eden çok sayıda yeşil bitki bulunmaktadır.
Bu binanın çatısına, keşişlerin güzel bitkilere ve insanlara ellerinden gelen en iyi şekilde bakan doğanın kutsanmış ruhlarına duydukları saygıyı bir kez daha vurgulayan küçük bir bahçe dikilmiştir. Buradan yüksek teras, Sansara diyarına – bugünkü Singapur'a – ve düşmanca yeraltı dünyamızda hayatta kalmak için öfkeyle mücadele eden insan denizine bakıyor.
Wat Ananda Metyarama'nın yeni mabedinde, Doğu'nun bu bölgesindeki Budist kültlerinin oluşumunu gösteren bir müze bile bulunmaktadır. Dua odaları, meditasyon odaları ve ana Budist bayramları sırasında törenler için büyük bir salon bulunmaktadır. Tüm bunlar 1.500 metrekareden fazla bir alanda.
Bu tapınağın güzel cephesi bile Buda Ağacı'nı anımsatıyor. Düzensiz bir şekilde yerleştirilmiş üçgen pencereler, internetteki bazı yorumcuların bazen hatalı bir şekilde yorumladığı gibi Bodhi ağacının yaprakları değil, Budist arayıcıların başlarına güneş ışığının aktığı kutsal yapraklar arasındaki açıklıklardır.
Mabedin duvarlarındaki ışık ve gölgenin bu tuhaf kombinasyonu, insan ruhunda yer alan iyi ve kötü arasındaki ebedi mücadeleyi sembolize eder. Güneş ışığının bilgi ve özgürlük getiren ruhun sembolü olduğu yerde.
Misafir Güzel bir kır evi, Böylesine sıra dışı bir tapınağın fotoğraflarına bakınca, Budizm'in hâlâ hayatta olduğunu, henüz ölü dogmaları vaaz eden katı bir tarikata dönüşmediğini hissedebiliyorsunuz. Felsefesi evrim geçiriyor ve bu da kaçınılmaz bir sonuç olarak eski mimari gelenekten uzaklaşmaya yansıyor.
Biçimin özü ve alışılmadık bir biçimin de kutsal bir sembol olabileceği, en az antik bir sembol kadar ilham verici olduğu, bu olağanüstü mabedin yaratıcılarının söylediği şeydir.
Bu minimalist tarzda tasarlanmış Budist tapınağı hakkında daha fazla bilgi alabilir miyim? Tasarım sürecinde hangi unsurlar göz önünde bulunduruldu ve hangi felsefi prensiplere dayanılarak bu tarz tercih edildi? Ayrıca tapınaktaki minimalizm, ziyaretçilere nasıl bir deneyim sunmayı hedefliyor?